İsimsiz, 1980
Sulu Boya-Pastel
62 x 43 cm

Koleksiyon: KKTC Kültür Dairesi (No. 270)



Taştan Çıkarmalar Tekniğiyle Sulu Boyanın Buluşması

Metin: Esra Plümer Bardak, 2017

Ayer Kaşif’in mimarlık ofisinde, mimarın teklifi üzerine 1959 yılında ilk sergisini açan Cevdet Çağdaş, bu dönemde ressam olarak ün kazanır. Aynı dönemde, İstanbul Topkapı Sarayı’nda, Ankara ve Konya gibi Türkiye’nin çeşitli kültürel şehirlerinde müzecilik eğitimi alan Çağdaş, 1963 yılında Lefkoşa Mevlevihanesi’nde Kıbrıs Türk Etnografya Müzesi’nin kurulmasında önemli bir yer almıştır. Müzede yer alan eski eserler ve etnoğrafik malzemelerin seçimini Mehmet Önder ile birlikte üstlenmiştir.

Tuncer Bağışkan, “Lefkoşa Mevlevi Tekkesi” isimli yazısında müzenin tarihi geçmişinden söz ederken, 1962 yılında Tekke’de başlayan restorasyon ile sergileme çalışmaları tamamlandıktan sonra 30 Nisan 1963 tarihinde “Kıbrıs Türk Etnografya Müzesi” adıyla hizmete açıldığını ve bu müzenin sorumluluğuna ise müzenin oluşumuna katkı sağlayan resim öğretmeni Cevdet Çağdaş’ın getirildiğini kaydeder. (Kaynak: Lefkoşa Mevlevi Tekkesi, Yenidüzen, 2014)

Birçok türbeden toplanan mezar taşları, müzede sergilenmek üzere Çağdaş ve diğer görevliler tarafından düzenlenir ve Lefkoşa’ya nakledilir. Müze bu dönemde sükse yapar ve resmi makamlar dahil birçok izleyicinin ilgisini çeker. Açılışa katılan zamanın Fransız Ataşesinin girişimiyle Cağdaş Paris’teki müzeleri incelemek üzere üç aylığına Fransa’ya gönderilir ve adaya dönüşünde sanatsal hayatına ve müze yöneticisi olarak işine geri döner. Bu dönemde Osmanlı Türk Sanatından etkilenen Çağdaş’ın resim çalışmalarında bu etkileri gözlemlemek mümkündür. Müzedeki Türk Hat sanatı ve oyma eserleri kendi resmine mezar taşları üzerinde bulunan rölyefleri ‘brass rubbing’ (pirinç çıkarma) yöntemiyle uyarlar. Çağdaş Paris’te gözlemlediği pirinç çıkarma tekniğini Kıbrıs’a dönüşünde Mevlevi Tekkesi’ndeki taşlar üzerinde deneyimler ve bu etkiyi geliştirerek Kıbrıs modern resim sanatına ‘stone rubbing’ (taştan çıkarma) olarak tanımlanabilen yeni bir deneysellik kazandırır. Bu teknik 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Avrupa kıtası ve İngiltere’de önemli anıtsal pirinç veya kesilmiş plakları kopyalamak amacıyla kullanılmıştır. 20. yüzyıl Modern sanatında ‘frottage’ (frotaj) olarak bilinen teknik, 1925 yılında Alman sanatçı ve şair Max Ernst tarafından gerçeküstücü estetik kullanımıyla ün kazanmıştır.

1980 yılında yapmış olduğu İsimsiz çalışmada ‘taştan çıkarma’ yöntemiyle pastelin kâğıt yüzeyine sürülmesiyle elde edilen yüksek doku motifi, daha sonra suluboya ile renklendirilmiştir. Tura, dua ve benzeri Arapça yazı karakterlerini yansıtan bu çalışmaları yansıra, Çağdaş’ın resimsel imgelerinde Osmanlı sanatında bulunan doğal biçim ve yapılar, özellikle bitki ve çiçeklerin eğri çizgilerini ve desenlerini de görmekteyiz. Bu dönemde yazı yazmaya daha çok zaman ayıran Çağdaş, birçok gazete, dergi ve kitapta köşe yazısı, makale ve sanat eleştirileri yayınlayarak sanat çevresindeki konumunu sürdürerek, Fikret Demirağ’ın deyimiyle, “resimden uzaklaşmış ama sanatına yazıyla devam etmiştir.”

1981 yılında “Exhibition of Painted Rubbings” (Boyalı Çıkarmalar Sergisi) isimli kişisel sergisinde yer alan ve sayılı sergilerde yer alan ‘taştan çıkarma’ resimlerinden biri olan bu seçki resim, koleksiyonda oldukça müstesna bir yer taşımaktadır.

TEMAYA AİT ESERLER

KKTC Cumhuriyet Meclisi

KKTC Kültür Dairesi